Mürekkep Faiz

Mürekkep Faiz

Mürekkep Faiz

Kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz  yürütülemez.Bu konuya ilişkin Türk Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır.( Madde 3-)

Toplam alacak içerisinde işlemiş faiz de bulunmasına karşın, takip tarihinden sonraki dönemde faizi yine 17.07.2000tarihinden başlatmak suretiyle istemde bulunması, faize faiz yürütülmesi sonucunu doğurup Borçlar Kanunu'nun 104/son maddesine aykırıdır.

T.C.  YARGITAY   12. HUKUK DAİRESİ  ESAS 2003/14126     KARAR 2003/18572

YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2003/3123 K. 2003/9467 T. 20.10.2003

FAİZE FAİZ YÜRÜTÜLMESİ YASAĞI ( Kredi Borcuna Hesap Kat Tarihinden Takip Tarihine Kadar İşletilen Faize Takip Tarihinden İtibaren Yeniden Faiz Yürütülememesi )

BANKA KREDİ ALACAĞININ ÖDENMESİNDE TEMERRÜT

( Temerrüt Tarihinden Takip Tarihine Kadar Uygulanan Faize Takip Tarihinden İtibaren Yeniden Faiz Yürütülememesi )

TEMERRÜT TARİHİNDEN TAKİP TARİHİNE KADAR UYGULANAN FAİZ ( Takip Tarihinden İtibaren Yeniden Faiz Yürütülememesi - Banka Kredi Alacağının Takibinde )

TAKİP TARİHİNDEN ÖNCEKİ TEMERRÜT FAİZİNE TAKİP TARİHİNDEN SONRA YENİDEN TEMERRÜT FAİZİ UYGULANAMAMASI ( Faize Faiz Yürütülmesi Yasağı )

ÖZET : Ödeme, alacaklının kendisine yapılabileceği gibi, alacaklı adına ifayı kabule yetkili temsilcisine yapılmakla da borç ortadan kalkar. İcra memuru, takipte bulunan alacaklının yasal temsilcisi durumundadır. Nitekim, İİK.nun 12. maddesinde icra dairesinin yapılan ödemeyi kabule mecbur olduğu ve icraya yapılan ödeme miktarı kadar, borçlunun borcundan kurtulacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Eğer borcun tamamı ödenecek olursa, borç için o tarihe kadar temerrüt faizi ödenir, o tarihten sonrası için faiz yürütülemez. Öte yandan BK.nun 84. maddesi hükmüne göre; faiz ve masrafları ödemede geciken borçlunun yaptığı kısmi ödemeler öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmek gerekir. Ayrıca, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi cari hesap sözleşmesi şeklinde düzenlendiği gibi, bu sözleşmeler aynı zamanda ticari ödünç sözleşmesi olduğundan ve dava konusu sözleşmenin 7. maddesinde "...bu sözleşmeye dayanan kredi ve hesaplara bileşik faiz yürütülür..." denildiği gibi, 30. maddesinde "...bu sözleşmeden doğan borçlar ödenmediği takdirde, bunların bankaya ödeneceği tarihlere kadar geçecek günler için yetkili mercilerce veya bankaca tesbit edilmiş en yüksek ticari faiz oranına 10 ilave edilmek suretiyle bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi ve gider vergisini ödemeyi kabul ve taahhüt eder..." denilmiştir. Bu durumda, hesabın kat edildiği tarihten temerrüt tarihine kadar sözleşmede öngörülen faiz oranı, temerrüt tarihinden itibaren de yine sözleşmede öngörülen temerrüt faiz oranı uygulanması mümkündür. Ayrıca, hesabın kat'ı tarihindeki banka alacağına, bu tarihten takip tarihine kadar tahakkuk ettirilen temerrüt faizi ile bunun gider vergisine, takip tarihinden itibaren yeniden temerrüt faizi tahsiline yol açacak şekilde hesap yapılması da BK.nun 104/son maddesi hükmüne aykırıdır.

KARAR : Davacı, davalı bankanın Aydın Şubesi'nden kullandığını ticari kredi borcu nedeniyle, davalı tarafından hakkında icra takipleri yapıldığını, icra tehdidi altında düzenlenen taahhütname ile davalıya fazla ödemede bulunduğunu ileri sürerek, fazla ödenen 76.843.051 TL.nin 26.11.1996 ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının fazla ödemesi bulunmadığını, yaptığı kısmi ödemelerin BK.nun 84. madde hükmü uyarınca faiz alacağından mahsup edildiğini, 26.11.1996'da yapılan son ödemenin davacının anlaşma talebi ile yapıldığını, hiçbir ihtirazi kayıt koymadığını, bu nedenle istirdat talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından, taraflar arasında yapılan kredi sözleşmelerinde bileşik faiz ve temerrüt faizine faiz yürütülmesi öngörülmüş ise de, bu hükümlerin BK.nun 104/3. maddesine aykırı olup, geçersiz olduğu, hesap kkat'i ile sözleşme sona erdiğinden, sözleşme oranında faiz istenilemeyeceği, 1992/7733 sayılı takip dosyasında yapılan ödemenin hiçbir ihtirazi kayıt konulmaksızın kabul edildiği, bu nedenle 12.11.1993 tarihinde asıl alacağın sona erdiği, bu tarihten sonra temerrüt faizinin istenilemeyeceği, 30.05.2000 ve 02.12.2000 tarihli bilirkişi raporlarının mahkemece yeterli görüldüğü gerekçesiyle, davanı kabulü ile 76.843.051 TL.nin 26.11.1996 tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, davalı bankaya davacı tarafından ödenen fazla paranın isdirdatı talebine ilişkindir. Davacı ile davalı banka arasında Ticari Kredi Sözleşmesi yapılmış, davacı tarafından kredi sözleşmesinin ödenmesinde temerrüde düşüldüğünden hakkında öncelikle kredinin teminatı olarak gösterilen ipoteğin paraya çevrilmesi nedeniyle, daha sonra da faiz borçları üst sınır ipoteğini aştığından, ilamsız icra takipleri yapılmıştır. Davacı, icra takiplerinden sonra icra tehdidi ile 12.11.1993, 4.5.1995 ve 26.11.1996 tarihlerinde icra dosyasına ödemelerde bulunmuştur. Ödeme, alacaklının kendisine yapılabileceği gibi alacaklı adına ifayı kabule yetkili temsilcisine yapılmakla da borç ortadan kalkar. İcra memuru, takipte bulunan alacaklının yasal temsilcisi durumundadır. Nitekim, İİK.nun 12. maddesinde 'icra dairesi takip edilmekte olan bir para alacağına mahsuben borçlu veya üçüncü şahıs tarafından ödenen paraları kabule mecburdur. Bununla borçlu bu miktar borcundan kurtulur.' denilmek suretiyle icraya yapılan ödeme miktarı kadar, borçlunun borcundan kurtulacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Eğer, borcun tamamı ödenecek olursa, borç için o tarihe kadar temerrüt faizi ödenir, o tarihten sonrası için faiz yürütülemez. Öte yandan, BK.nun 84.maddesi hükmüne göre; faiz ve masrafları ödemede geciken borçlu, yaptığı kısmi ödemeyi esas borca mahsup edemez. Diğer bir anlatımla , yapılan kısmi ödemeler öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmek gerekir. Ayrıca, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi cari hesap sözleşmesi şeklinde düzenlendiği gibi, bu sözleşmeler aynı zamanda ticari ödünç sözleşmesi olduğundan ve dava konusu sözleşmenin 7. maddesinde "...bu sözleşmeye dayanan kredi ve hesaplara bileşik faiz yürütülür..." denildiği gibi, 30.maddesinde "...bu sözleşmeden doğan borçlar ödenmediği takdirde, bunların bankaya ödeneceği tarihlere kadar geçecek günler için yetkili mercilerce veya bankaca tesbit edilmiş en yüksek ticari faiz oranına 10 ilave edilmek suretiyle bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi ve gider vergisini ödemeyi kabul ve taahhüt eder..." denilmiştir. Bu durumda, hesabın kat edildiği tarihten temerrüt tarihine kadar sözleşmede öngörülen faiz oranı , temerrüt tarihinden itibaren de yine sözleşmede öngörülen temerrüt faiz oranı uygulanması mümkündür. Ayrıca, hesabın kat'ı tarihindeki banka alacağına , bu tarihten takip tarihine kadar tahakkuk ettirilen temerrüt faizi ile bunun gider vergisine , takip tarihinden itibaren yeniden temerrüt faizi tahsiline yol açacak şekilde hesap yapılması da BK.nun 104/son maddesi hükmüne aykırıdır. senet bedelinden belli oranda yapılan kesinti ile karşılanır. Bu işlemlerde uygulanan faiz oranına ise "avans faiz oranı" denir ( Türk Hukuku'nda Faiz ve Munzam Zarar, Dr. Çetin Arslan, Av. Mustafa Kırmızı'nın ortak eseri, syf.137 - 138 ). Açıklanan bu durum karşısında Merkez Bankası'nca belirlenen iskonto faiz oranlarının hesaplamada dikkate alınması gerekirken reeskont faizini avans faizi kabul edilip bu oranlara göre eksik inceleme ile yazılı şekilde itirazın reddi yolunda hüküm kurulması isabetsizdir.

T.C.YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2001/18656 K. 2001/19808 T. 23.11.2001

FAİZE FAİZ YÜRÜTÜLMESİ YASAĞI ( Ticari İşlerde Mürekkep Faiz Serbestisi )

TİCARİ İŞLERDE MÜREKKEP FAİZ SERBESTİSİ BULUNMASI ( Faize Faiz Yürütülmesi Yasağının Kapsamı )

MÜREKKEP FAİZ YASAĞI ( Ticari İşlerde Geçerli Olmaması )

ÖZET : Faize faiz yürütülmesi gereği yasaktır. Ancak, 3095 sayılı yasanın 3. maddesinde kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği, bu konuya ilişkin TTK. Hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. TTK.nun ticari işlerde faiz serbestisini ve mürekkep faizi düzenleyen "ticari işlerde faiz" başlıklı 8/3 maddesinde ödünç para verme işleri, bankalar, tasarruf sandıkları ve tarım kredi kooperatifleri hakkındaki hususi hükümlerin saklı tutulduğu gösterilmiştir. KARAR : Hukuk Genel Kurulunun 06/06/2001 tarih ve 2001/12-445 esas, 2001/471 karar sayılı kararında da açıklandığı üzere ( .. faize faiz yürütülmesi BK. 104/son maddesi hükmü gereği yasaktır. Ancak, 3095 sayılı yasanın 3. maddesinde kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği, bu konuya ilişkin TTK. Hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. TTK. nun ticari işlerde faiz serbestisini ve mürekkep faizi düzenleyen "ticari işlerde faiz" başlıklı 8/3 maddesinde ödünç para verme işleri, bankalar, tasarruf sandıkları ve tarım kredi kooperatifleri hakkındaki hususi hükümlerin saklı tutulduğu gösterilmiştir" ).

Bu durumda 3. kez alınan 17.04.2001 tarihli bilirkişiler kurulu raporu ilk iki rapor arasındaki çelişkiyi giderdiği gibi, Raporun Hukuk Genel Kurulunun yukarıda açıklanan ilkelerine de uygun bulunduğu anlaşılmıştır. O halde yeni bir bilirkişi incelemesine gerek bulunmadığı ve 17.04.2001 tarihli rapora göre karar verilmesi gerektiği halde yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. “

T.C.YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2003/3123 K. 2003/9467 T. 20.10.2003

FAİZE FAİZ YÜRÜTÜLMESİ YASAĞI ( Kredi Borcuna Hesap Kat Tarihinden Takip Tarihine Kadar İşletilen Faize Takip Tarihinden İtibaren Yeniden Faiz Yürütülememesi )

BANKA KREDİ ALACAĞININ ÖDENMESİNDE TEMERRÜT ( Temerrüt Tarihinden Takip Tarihine Kadar Uygulanan Faize Takip Tarihinden İtibaren Yeniden Faiz Yürütülememesi )

TEMERRÜT TARİHİNDEN TAKİP TARİHİNE KADAR UYGULANAN FAİZ ( Takip Tarihinden İtibaren Yeniden Faiz Yürütülememesi - Banka Kredi Alacağının Takibinde )

TAKİP TARİHİNDEN ÖNCEKİ TEMERRÜT FAİZİNE TAKİP TARİHİNDEN SONRA YENİDEN TEMERRÜT FAİZİ UYGULANAMAMASI ( Faize Faiz Yürütülmesi Yasağı )

ÖZET : Ödeme, alacaklının kendisine yapılabileceği gibi, alacaklı adına ifayı kabule yetkili temsilcisine yapılmakla da borç ortadan kalkar. İcra memuru, takipte bulunan alacaklının yasal temsilcisi durumundadır. Nitekim, İİK.nun 12. maddesinde icra dairesinin yapılan ödemeyi kabule mecbur olduğu ve icraya yapılan ödeme miktarı kadar, borçlunun borcundan kurtulacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Eğer borcun tamamı ödenecek olursa, borç için o tarihe kadar temerrüt faizi ödenir, o tarihten sonrası için faiz yürütülemez. Öte yandan BK.nun 84. maddesi hükmüne göre; faiz ve masrafları ödemede geciken borçlunun yaptığı kısmi ödemeler öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmek gerekir. Ayrıca, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi cari hesap sözleşmesi şeklinde düzenlendiği gibi, bu sözleşmeler aynı zamanda ticari ödünç sözleşmesi olduğundan ve dava konusu sözleşmenin 7. maddesinde "...bu sözleşmeye dayanan kredi ve hesaplara bileşik faiz yürütülür..." denildiği gibi, 30. maddesinde "...bu sözleşmeden doğan borçlar ödenmediği takdirde, bunların bankaya ödeneceği tarihlere kadar geçecek günler için yetkili mercilerce veya bankaca tesbit edilmiş en yüksek ticari faiz oranına 10 ilave edilmek suretiyle bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi ve gider vergisini ödemeyi kabul ve taahhüt eder..." denilmiştir. Bu durumda, hesabın kat edildiği tarihten temerrüt tarihine kadar sözleşmede öngörülen faiz oranı, temerrüt tarihinden itibaren de yine sözleşmede öngörülen temerrüt faiz oranı uygulanması mümkündür. Ayrıca, hesabın kat'ı tarihindeki banka alacağına, bu tarihten takip tarihine kadar tahakkuk ettirilen temerrüt faizi ile bunun gider vergisine, takip tarihinden itibaren yeniden temerrüt faizi tahsiline yol açacak şekilde hesap yapılması da BK.nun 104/son maddesi hükmüne aykırıdır.

KARAR : Davacı, davalı bankanın Aydın Şubesi'nden kullandığını ticari kredi borcu nedeniyle, davalı tarafından hakkında icra takipleri yapıldığını, icra tehdidi altında düzenlenen taahhütname ile davalıya fazla ödemede bulunduğunu ileri sürerek, fazla ödenen 76.843.051 TL.nin 26.11.1996 ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davacının fazla ödemesi bulunmadığını, yaptığı kısmi ödemelerin BK.nun 84. madde hükmü uyarınca faiz alacağından mahsup edildiğini, 26.11.1996'da yapılan son ödemenin davacının anlaşma talebi ile yapıldığını, hiçbir ihtirazi kayıt koymadığını, bu nedenle istirdat talep edemeyeceğini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamından, taraflar arasında yapılan kredi sözleşmelerinde bileşik faiz ve temerrüt faizine faiz yürütülmesi öngörülmüş ise de, bu hükümlerin BK.nun 104/3. maddesine aykırı olup, geçersiz olduğu, hesap kkat'i ile sözleşme sona erdiğinden, sözleşme oranında faiz istenilemeyeceği, 1992/7733 sayılı takip dosyasında yapılan ödemenin hiçbir ihtirazi kayıt konulmaksızın kabul edildiği, bu nedenle 12.11.1993 tarihinde asıl alacağın sona erdiği, bu tarihten sonra temerrüt faizinin istenilemeyeceği, 30.05.2000 ve 02.12.2000 tarihli bilirkişi raporlarının mahkemece yeterli görüldüğü gerekçesiyle, davanı kabulü ile 76.843.051 TL.nin 26.11.1996 tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsiline karar verilmiştir.

Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, davalı bankaya davacı tarafından ödenen fazla paranın isdirdatı talebine ilişkindir. Davacı ile davalı banka arasında Ticari Kredi Sözleşmesi yapılmış, davacı tarafından kredi sözleşmesinin ödenmesinde temerrüde düşüldüğünden hakkında öncelikle kredinin teminatı olarak gösterilen ipoteğin paraya çevrilmesi nedeniyle, daha sonra da faiz borçları üst sınır ipoteğini aştığından, ilamsız icra takipleri yapılmıştır. Davacı, icra takiplerinden sonra icra tehdidi ile 12.11.1993, 4.5.1995 ve 26.11.1996 tarihlerinde icra dosyasına ödemelerde bulunmuştur. Ödeme, alacaklının kendisine yapılabileceği gibi alacaklı adına ifayı kabule yetkili temsilcisine yapılmakla da borç ortadan kalkar. İcra memuru, takipte bulunan alacaklının yasal temsilcisi durumundadır. Nitekim, İİK.nun 12. maddesinde 'icra dairesi takip edilmekte olan bir para alacağına mahsuben borçlu veya üçüncü şahıs tarafından ödenen paraları kabule mecburdur. Bununla borçlu bu miktar borcundan kurtulur.' denilmek suretiyle icraya yapılan ödeme miktarı kadar, borçlunun borcundan kurtulacağı açıkça hükme bağlanmıştır. Eğer, borcun tamamı ödenecek olursa, borç için o tarihe kadar temerrüt faizi ödenir, o tarihten sonrası için faiz yürütülemez. Öte yandan, BK.nun 84.maddesi hükmüne göre; faiz ve masrafları ödemede geciken borçlu, yaptığı kısmi ödemeyi esas borca mahsup edemez. Diğer bir anlatımla , yapılan kısmi ödemeler öncelikle faiz ve masraflara mahsup edilmek gerekir. Ayrıca, taraflar arasındaki kredi sözleşmesi cari hesap sözleşmesi şeklinde düzenlendiği gibi, bu sözleşmeler aynı zamanda ticari ödünç sözleşmesi olduğundan ve dava konusu sözleşmenin 7. maddesinde "...bu sözleşmeye dayanan kredi ve hesaplara bileşik faiz yürütülür..." denildiği gibi, 30.maddesinde "...bu sözleşmeden doğan borçlar ödenmediği takdirde, bunların bankaya ödeneceği tarihlere kadar geçecek günler için yetkili mercilerce veya bankaca tesbit edilmiş en yüksek ticari faiz oranına 10 ilave edilmek suretiyle bulunacak faiz oranı üzerinden temerrüt faizi ve gider vergisini ödemeyi kabul ve taahhüt eder..." denilmiştir. Bu durumda, hesabın kat edildiği tarihten temerrüt tarihine kadar sözleşmede öngörülen faiz oranı , temerrüt tarihinden itibaren de yine sözleşmede öngörülen temerrüt faiz oranı uygulanması mümkündür. Ayrıca, hesabın kat'ı tarihindeki banka alacağına , bu tarihten takip tarihine kadar tahakkuk ettirilen temerrüt faizi ile bunun gider vergisine , takip tarihinden itibaren yeniden temerrüt faizi tahsiline yol açacak şekilde hesap yapılması da BK.nun 104/son maddesi hükmüne aykırıdır. “

T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2002/8519 K. 2002/9502 T. 6.5.2002

FAİZE FAİZ YÜRÜTÜMÜ ( Faize faiz yürütülemeyeceği hususu / Takip konusu ilamla faiz alacağı hüküm altına alındığından bu alacağın artık faiz değil anapara alacağı olduğu bu nedenle buna faiz yürütülebileceği - Sonuca etkisi olmayan maddi hataya itirazın yasal dayanağının olmayacağı )

KAPİTAL ALACAĞI ( Faize faiz yürütülemeyeceği hususu / Takip konusu ilamla faiz alacağı hüküm altına alındığından bu alacağın artık faiz değil anapara alacağı olduğu bu nedenle buna faiz yürütülebileceği - Sonuca etkisi olmayan maddi hataya itirazın yasal dayanağının olmayacağı )

MADDİ HATA ( Faize faiz yürütülemeyeceği hususu / Takip konusu ilamla faiz alacağı hüküm altına alındığından bu alacağın artık faiz değil anapara alacağı olduğu bu nedenle buna faiz yürütülebileceği - Sonuca etkisi olmayan maddi hataya itirazın yasal dayanağının olmayacağı )

ÖZET : . Borçlar Kanununun 104/son maddesi gereğince faize faiz yürütülmesi mümkün değildir. Bu ilke Dairemizin de süreklilik kazanan bir uygulamasıdır. Ancak, somut olayda takip konusu yapılan faiz bir ana para ( kapital )alacağına dönüşmüştür. Bu durumda sözü edilen miktara faiz uygulanması Borçlar Kanununun 104/son fıkrasına aykırılık teşkil etmez. O halde karar tarihinden takip tarihine kadar faiz istenmesi yasaya uygundur.

KARAR : İcra takibinin dayanağı olan Ankara 7. İş Mahkemesinin 27.12.2001 tarih ve 201/1012-788 sayılı ilamının incelenmesinde hükmedilen 2.894.795.520 TL. faiz alacağının borçludan tahsilinin kararlaştırıldığı görülmektedir. Borçlar Kanununun 104/son maddesi gereğince faize faiz yürütülmesi mümkün değildir. Bu ilke Dairemizin de süreklilik kazanan bir uygulamasıdır. Ancak, somut olayda takip konusu yapılan faiz bir ana para ( kapital )alacağına dönüşmüştür. Bu durumda sözü edilen miktara faiz uygulanması Borçlar Kanununun 104/son fıkrasına aykırılık teşkil etmez. O halde karar tarihinden takip tarihine kadar faiz istenmesi yasaya uygundur. Ayrıca ilamda yer alan toplam vekalet ücretinin 289.480.000 TL. olduğu bunun takip talepnamesine 298.480.000 TL. olarak yazılmış olmasının maddi hatadan ibaret olup, toplam alacağın doğru rakama göre belirlendiği de anlaşılmakla itirazın bu bölüm hakkında da yasal dayanağının bulunmadığı saptanmıştır. O halde itirazın tümden reddi yerine yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.

T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2002/11172 K. 2002/12560 T. 13.6.2002

FAİZE FAİZ YÜRÜTÜLEMEMESİ ( İcra Takibine Konu Edilen Mahkemede Oluşturulan İlamla Faiz Alacağı Anapara Alacağına Dönüştürüldüğünden Faize Faiz Yürütülemeyeceğine Aykırılık Olmaması )

FAİZ ALACAĞININ ANAPARA ALACAĞINA DÖNÜŞMESİ ( Mahkemede Oluşturulan İlamla Faiz Alacağı Anapara Alacağına Dönüştürüldüğünden Faize Faiz Yürütülemeyeceği Kuralına Aykırılık Olmaması )

ANAPARAYA DÖNÜŞEN FAİZ ALACAĞI ( Mahkemede Oluşturulan İlamla Faiz Alacağı Anapara Alacağına Dönüştürüldüğünden Faize Faiz Yürütülemeyeceği Kuralına Aykırılık Olmaması )

ÖZET : İcra takibine konu edilen mahkemede oluşturulan müstakil bir ilamla, faiz alacağı bir anapara ( kapital ) alacağına dönüştürüldüğünden faize faiz yürütülemeyeceği kuralına aykırılık teşkil etmez.

KARAR : İcra Tetkik Merciince, faiz alacağına faiz uygulanamayacağı görüşüyle şikayetçi isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Faize faiz yürütülemeyeceği esası dairemizin süreklilik kazanan bir uygulamasıdır. Ne var ki icra takibine konu edilen mahkeme ilamında "faiz alacağının davalıdan alınıp davacıya verilmesine" ilişkin karar oluşturulmuş olup, müstakil bir ilamla, faiz alacağı bir anapara (kapital ) alacağına dönüşmüştür.Bu durumda faiz uygulaması Borçlar Kanunun 104/son maddesine aykırılık teşkil etmez. “

T.C. YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİ E. 2001/18656 K. 2001/19808 T. 23.11.2001

FAİZE FAİZ YÜRÜTÜLMESİ YASAĞI ( Ticari İşlerde Mürekkep Faiz Serbestisi )

TİCARİ İŞLERDE MÜREKKEP FAİZ SERBESTİSİ BULUNMASI ( Faize Faiz Yürütülmesi Yasağının Kapsamı )

MÜREKKEP FAİZ YASAĞI ( Ticari İşlerde Geçerli Olmaması )

ÖZET: Faize faiz yürütülmesi gereği yasaktır. Ancak, 3095 sayılı yasanın 3. maddesinde kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği, bu konuya ilişkin TTK. Hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. TTK.nun ticari işlerde faiz serbestisini ve mürekkep faizi düzenleyen "ticari işlerde faiz" başlıklı 8/3 maddesinde ödünç para verme işleri, bankalar, tasarruf sandıkları ve tarım kredi kooperatifleri hakkındaki hususi hükümlerin saklı tutulduğu gösterilmiştir.

KARAR : Hukuk Genel Kurulunun 06/06/2001 tarih ve 2001/12-445 esas, 2001/471 karar sayılı kararında da açıklandığı üzere ( .. Faize faiz yürütülmesi BK. 104/son maddesi hükmü gereği yasaktır. Ancak, 3095 sayılı yasanın 3. maddesinde kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken mürekkep faiz yürütülemeyeceği, bu konuya ilişkin TTK. Hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir. TTK.nun ticari işlerde faiz serbestisini ve mürekkep faizi düzenleyen "ticari işlerde faiz" başlıklı 8/3 maddesinde ödünç para verme işleri, bankalar, tasarruf sandıkları ve tarım kredi kooperatifleri hakkındaki hususi hükümlerin saklı tutulduğu gösterilmiştir" ).

Paylaş:

Emsal Kararlar

Yeni Eklenenler

Sosyal Medyada Biz

error: Özderin Avukatlık Bürosu - Ankara - Uzman Kadromuza ulaşmak için lütfen arayınız ! 0312 428 03 13